30 Kasım 2010 Salı

TTNET - Superonline Internet Fiyatları Üzerine



Şuanda bakıyorum TTNET futbol takımlarıyla anlaşmış, artık evinizde kullandığınız internet takımınızın interneti olsun diyorlar..GSNET, KARTALNET, FENERNET ve TRABZONNET isimleriyle satışta olacaklar. Bakan dahil gerine gerine birşeyler anlatıyorlar. Takımların desteklenmesi olumlu belki ama yıllardır TTNET'ten yediğimiz kazıkları düşününce insana komik geliyor. Şimdi bir tablo* koyacağım ve yazının bel kemiğini buradaki bilgiler ve önceden yaşadıklarımız oluşturacak...Tablolar biraz büyük olduğundan sağ tıklayıp "yeni sekmede aç" derseniz orjinal boyutta görüntüleyebilirsiniz.


Gördüğünüz üzere tablo dünya çapında en geniş baplantısı olan 20 ülkeyi gösteriyor ve ortalama internet hızlarını ve karşılığında ödedikleri maliyetleri gösteriyor. Hemen bakıyoruz dünyada en kaliteli interneti kim kullanıyor diye, tabi ki Japonya! Ortalama internet hızları 61 mbps! "Sıradan bir Japon vatandaşı 1 mbps için kar para ödüyor?" derseniz sadece 0.27$. Yani 61 mbps hız için bir Japon'un cebinden 16.47$ çıkıyor. Şaka gibi değil mi... 2. gelen ülke Kore, ortalama 46 mbps hızla bağlanıyorlar ve 1 mbps için 0.45$ ödüyorlar. Yani aylık 20.7$'a jet gibi internet. Liste böyle uzayıp gidiyor... Şimdi sıkı durun, Türkiye burada nerede? Zaten ilk 20'de değil :) ama internet o kadar PAHALI ki adamlar listeye alma ihtiyacı hissetmişler...

Türkiye'de 1 mpbs internet için ödemeniz gereken ücret +20$ olarak gösterilen bordo renkte...Bu ne demek oluyor, Meksika ve Yunanistan'la birlikte göz göre göre kazıklanıyoruz demek oluyor. İnsanların ortalaması 20-40-60 mbps çıkarken Türkiye'de en çok satılan paketler ne yazık ki fiyatı dolayısıyla hala 1 mbps ve bu hızı da almanızı garanti etmiyorlar. İşte yok kutuya yakın olacaksınız da yok bilmem ne de...1000 tane koşula bağlı dandik 1 mbps hızı almanız.

Hadi kör topal 1 mbps veya 8 mbps'ye kadar(!) hızı aldınız diyelim, bu sefer de adil kullanım saçmalığı başlıyor. Nedir adil kullanım? Aylık download'unuz 15 gb'ı geçerse hızınızın tarifnize bakılmaksınızın 512 k'ya düşürülmesi, ne kadar adil değil mi!? İnterntte bir tane adil kullanım vardır, o da hız düşümü olmayan, kotasız internet!!! Kalan hiçbir seçenek adil değildir! 



TTNET'in fiyatlarına bakıyorsunuz, 50 tane tarife ile insanların kafasını karıştırıyor. İlk başta tarife sayfası açılmamak için çaba gösteriyor. Size 50 tane soru soruyor. "Kaç şarkı indireceksin, kaç film indireceksin, sen bana söyle ben sana seçerim diğerlerine bakma" diyor...Adil kullanım madem bu kadar adil(!) neden adil kullanım olmayan paketler var diye düşünmeden edemiyor insan...Ben size söyleyeyim hemen, 1 mbps interneti size 32$ (45,31 TL)fiyatla geçirecekler de ondan... Anlayacağınız eğer adalet arıyorsanız bulacağınız son şirket TTNET...Akla ziyan müşteri hizmetleri konusuna hiç girmeyeceğim. Orayı arayıp da akıl sağlığınızı bozmadan kapatmanız imkansız, adeta dalga geçiyorlar teknik servis konusunda insanla...

Allahtan fiber optik  internet var dediğinizi duyar gibiyim. Superonline da TTNET'ten daha az sabıkalı değil ne yazık ki...Fiber optik interneti başta 24 ay taahhütle insanlara sattılar, sonra bir günde onlara da kota getirdiler, aylarca süren protestolara neden oldular. Şimdi onlarda da 50 tane seçenek var, fiyatlar fezaya kadar uzuyor...


"Hay Allahım!" demeden geçemiyorsunuz. Adam 100 mbps hız sunuyor, 15 GB kota...Kaç günde dolar acaba? 1? 2? Karar sizin..Üstteki Limitsiz yazılarına aldanmayın, hepsi Adil kullanıma(!) tabi, kotayı geçtin mi 100 mbps'i anca rüyanda görürsün. Halis limitsiz 100 mbps fiyatı ise 600 lira...Buyur buradan yak...

Bu listeleri görünce insanın aklına "Sanki Türkiye'de Gayri Safi Milli Hasıla Japonya'dan daha mı fazla da ben  onların onlarca katı pahalıya internet kullanıyorum?" sorusu geliyor . Biz hızımızla değilse de ibret-i alem fiyatlarımızla zaten listelere hep giriyoruz. Bugüne kadar 56k dahil Turk Net, Superonline, TTNET, Biri, Smile ADSL (Şuan kullandığım) Uydu Net vs neredeyse bütün servis sağlayıcıları kullandım. Teknik servis konusunda hepsi size yardım etmemek üzerine kurulular. Aradığınızda karşınıza çıkan Teknik(!) personel zaten "Neden aradın!?" der tarzda ve ezberlediği cümlelerle konuşuyor. Ne anlattığınızın, neleri orayı daha aramadan yaptığınızın onun için bir önemi yok. Sonuçta da sistemde arıza gözükmüyor deyip kapatıyor. 

Ondan artık bu firmalardan rica ediyoruz, pahalılığınız ve kalitesizliğiniz tescillenmiş durumda, lütfen elinizi cebimizden çekin! İlk 3-5 ayı ucuza veya bedava olup da devamında aşırı pahalı paketler, süslü taraftar paketleri değil, insan gibi internet bağlantı hız ve ücretleri bekliyoruz...

Paylaşmak güzeldir, çekinmeyin paylaşın! :)

NOTLAR:

*İlk tablo: BURADAN alınmıştır.
TTNET fiyat listeleri BURADAN
Superonline fiyat listesi BURADAN alınmıştır.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Starbucks Coffee Dark Cherry Mocha

Mmmmmmm, başlığı okuyunca bile o enfes kahve kokusunu aldınız değil mi?
Evet şuan önünden geçtiğiniz, arkadaşlarınızla oturup enfes kahveler eşliğinde muhabbet ettiğiniz Starbucks anılarınız canlandı gözünüzde biliyorum:) Bugün sizlerle paylaşmak istediğim ürün Starbucks tarafından geleneksel olarak yılbaşına özel hazırlanan iki lezzetten birisi olan Dark Cherry Mocha.


Zaten fazla konuşmaya gerek yok aslında...Üstteki görüntü yeterince manidar ve çekici :) Ne demişler "Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz..." Bunu gönül rahatlığıyla Starbucks için söyleyebilirim. Starbucks işini yapıyor ve yaptığı işi gerçekten iyi yapıyor. Neyse önce kahvemizden konuşalım, sonra şirketle ilgili konulara tekrar döneriz:)



Bugün evde uyuzlanırken, ne zamandır dilimde olan Dark Cherry Mocha aşkım öyle kabardı ki, daha fazla ertelemeye gerek duymadan üstümü değiştirdiğim gibi Agora'ya doğru tatlı bir yürüyüşe çıktım. Ne sıcak ne soğuk havanın da güzel arkadaşlığıyla, bizim eve yürümek için uzak gibi görünse de az bilinen ara sokak yollarından hemencecik Agora'ya ulaştım ve kendimi hemen eski bölüm girişinin sağındaki Starbucks vitrininin önünde buldum:) Dark Cherry mocha dönemsel bir lezzet olduğundan kısıtlı zamanda bu enfes tadı tatma imkanımız var ne yazık ki...Ama bence bu da ona ayrı bir lezzet katıyor, bu sayede her sene bu zamanlar benim için "Dark Cherry Mocha" zamanları :)


Kahvemiz oldukça lezzetli. Ama hemen belirtmek isterim ki sık kahve içenlerden değilseniz biraz ağır gelebilir, tadı oldukça dolgun. Neticede o bir Mocha. Benim gibi şekersiz ve genelde kremasız kahve içiyorsanız standart hali size biraz şekerli gelebilir ama ben kıvamını bozmamak açısından standart haliyle tüketiyorum, onu öyle sevdim çünkü, onu değiştirmeye çalışmadan bu sevgiyi devam ettiriyorum:) Normalde de favori içeceğim Beyaz Çikolatalı Mocha olduğundan aslında bana çok yabancı bir tat değil. Ama onu özel kılan Vişne aroması. Kahvemiz nelerden oluşuyor diyecek olursanız  hemen sayalım: Vişne sosu, espresso, buharda ısıtılmış süt ve krema. 


Evden çıkmadan yeni yemek yemiştim ve karnım ziyadesiyle toktu. Alacağım kahvenin de fazlasıyla doyurucu olduğunu bildiğimden her ne kadar yine üstte de görebileceğiniz üzere dönemsel bir lezzet olan Kakaolu Vişneli Muffin'i denemek istesem de gözüm kesmedi açıkcası...Ama birgün gidip Toffee Nut Latte ve Vişneli Muffin'i de deneyeceğim. Her seferinde böyle diyorum ama gidince "Bir sene boyunca bulamayacak olmanın" hüznüyle siparişimi hep Dark Cherry Mocha'dan yana kullanıyorum ama bu sefer kararlıyım, yeni lezzetleri de keşfetmem lazım:) Ama mozaik pastalarını gözüm kapalı tavsiye edebilirim, favori pastam o;)




İşte denemeyi düşündüğüm muffin üstteki, oldukça lezzetli görünüyor değil mi? Beni tanıyanlar iyi bilir, damak tadım iyidir, beğendiğim şeyler genellikle insanlar tarafından çok beğenilir ve arkadaşlar arasında "Umut bir şeyi "Ye" diyorsa ye, kendisi onu yiyorsa kesin ye!" gibi bir şakamız bile mevcut:)


BURADA Starbucks'ın İzmir için ürettiği kupaların yukarıdaki resmini görünce beğendim, onu da sizlerle paylaşmak istedim. Diğer şehirler için de böyle çalışmaları olduğunu biliyorum. Şimdi gelelim kahvenin ötesinde, şirketin geneline bakış açıma...


Yazının en başında dediğim gibi, Starbucks işini yapıyor ve işini gerçekten iyi yapıyor. Ankara-İstanbul-İzmir'deki neredeyse bütün (İstanbul hariç, malum orası çok büyük:)) şubelerinde kahve içmişliğim vardır. O kadar mağazaya girip de insan bir tane kaba, yüzü gülmeyen, sizi tersleyen personelle karşılaşmaz mı? Hayır. Bir kere bile karşılaşmadım. Hepsi o kadar güler yüzlü, o kadar sıcak yaklaşıyor ki size, zaten kafadan rahat başlıyorsunuz siparişinize. Benim hizmet sektöründe en çok önem verdiğim şey girdiğim mağazadaki insanların bana yaklaşımıdır. İzmir'deki Kule Balık'ı sevmemin birinci nedeni balıkların tazeliğiyse, ikinci nedeni inanılmaz ilgili servis elemanlarıdır. Bu durum Starbucks'ın bütün şubelerinde de sabit gibi. Baristalar birbirinden kibar ve sıcakkanlı. Ben buradan, dışarıdan bakan bir çift göz olarak Starbucks'ın çalışan memnuniyeti en yüksek şirketlerden olduğunu değerlendiriyorum. Çünkü çalışanları iş yerlerinde mutlu olmasalar, bana bu sıcakkanlı ortamı "taklit etmeleri" imkansız gibi geliyor.

Ayrıca artık eskiden filmlere konu olacak kadar hızlı ve ingilizce kahve isimleri söylenerek müşteri zorda bırakılmıyor:) Gayet basitçe "Orta Boy Vişneli Mocha istiyorum" diyerek sipariş verebilirsiniz. Recep İvedik tabiriyle "Tall-Grande-Venti- Bitti gitti!" devri geçti yani:) Ayrıca artık sıradan kahve mağazalarında bile kahve fiyatlarının 6-7 lira civarında gezindiğini düşünürseniz, orta boy için 7,50'lik fiyat etiketi gayet sıradan duruyor. Ne işi yaparsanız yapın, işinizi gönlünüzü vererek yaparsanız, sonuç işte böyle olumlu oluyor. O yüzden ne işle meşgul olursanız olun, lütfen karşınızdakine içten olun. Karşılığını mutlaka alırsınız. Hele de gıda ve hizmet sektöründe...

Ayrıca kendilerinin yenilenebilir enerjiyi ve adil ticareti destekleyen politikalarını da destekliyorum.

Paylaşmak güzeldir, çekinmeyin paylaşın! :)

NOTLAR:
Yazı ilk yayınlandığında Twitter'dan bir arkadaş "Starbucks'tan kaç para alıyorsun?" diye sorarak beni gülümsetti:) Hiç para almıyorum, yukarıdaki kahveye de 7,50 ödedim:) Kahveyi bana hazırlayan Agora şubesinin bu yazının yazıldığından bile haberi yoktur:)


Kendi çektiğim 2 fotoğraf  haricindeki resimler RESMİ STARBUCKS SİTESİNDEN alınmıştır.

22 Kasım 2010 Pazartesi

FikriMühim Olmak

Dün çok sevdiğim iki arkadaşımla değişik konularda muhabbet ederken kulaktan kulağa pazarlamanın önemine gönderme yapmıştım ki gezinirken bir blogda turuncu bir rozette "Ben FikriMühimim" yazdığını gördüm. Hemen tıkladım ve beni FikriMühim ana sayfasına götürdü. Nedir bu FikriMühim diyecek olursanız tam olarak kendi tanımlarıyla
"Türkiye’nin ilk ve tek Ağızdan Ağıza Pazarlama / WOMM (Word of Mouth Marketing) ajansı olan FikriMühim; Markaları yönlendirme gücünü bizzat tüketiciye veren bir pazarlama devrimidir."



Ben bu Ağızdan Ağıza veya yıllardır kendi kullandığım şekliyle Kulaktan Kulağa pazarlama konseptine çok inanıyorum. Şimdi şöyle bir düşünün, bazı mekanlar vardır, hep doludur, yer bulamazsınız, günlerce önceden rezervasyon yaptırmanız gerekir. Ama kendi kendinize düşünürsünüz, en küçük bir gazete, dergi, internet ilanları yok. "E nasıl oluyor bu?" derseniz, giden insanların kulaktan kulağa "filanca restorana gittim, muhteşem balık yapıyorlarmış, vallahi dibim düştü" tarzında muhabbetleri şeklinde oluyor efendim:) Zaten bu blogda da tam olarak bunu yapmaya çalışıyordum; beğendiğim şeyleri ufak ufak fısıldamak...

Ben bu yolla İzmir'de "Ciğerimi Ye", Ankara'da "Lox Cafe", İstanbul'da "Karaköy Namlı"ya çok adam kazandırmışımdır mesela. Mekanlar, ürünler kulaktan kulağa adeta ışık hızında yayılıyor.

Hatırlayın Murat Kekili vardı adam bir şarkı yaptı internete verdi, sonra fısıltı gazetesi dolaşmaya başladı "Bu şarkıyı yapmış, intihar etmiş" diye...Veya Hayalet Sevgilim vardı, aynı tarz...Bu da bu işin profesyonelce ve ticari kaygı taşıyarak biraz da samimiyetsizce yapılanı...İkisi de sonradan ortaya çıkıp "Yok ben ölmedim" dediler çünkü kampanya tutmuştu...

Neyse konuyu dağıtmadan ilerleyelim, bu "FikriMühim kimdir?" diyecek olursanız, bu kopyala yapıştır olayı çok kendi tarzım olmasa da yine kendi ağızlarından aktarmak istiyorum:

FikriMühim,
  • Arkadaşları ve yakınlarından oluşan geniş bir sosyal çevresi olan,
  • Sohbet etmeyi seven, konuştuğunda insanların ilgi odağı olan,
  • İlgilendiği konularda uzman olarak kabul edilen, tavsiyesine, fikirlerine güvenilen, danışılan,
  • Markaların ürün veya hizmetlerini daha piyasaya çıkmadan denemekten zevk alan, denediği markalar hakkında yorumve eleştiri yapmayı seven,
  • Üretici firmalara sesini duyurup pazarlama stratejilerine yön vermek isteyen,
  • Dinamik, heyecanlı ve proaktif davranmayı seven,
  • Dünyayı, Türkiye’yi ve yakın çevresini yakından takip eden, öğrenmeyi ve keşfetmeyi seven, yaşamdan zevk almasını bilen,
  • Yeni fikirler üretmeye ve bunları insanlarla tartışmaya meraklı,
  • Uzmanlık alanıyla ilgili bilgi ve fikirlerini paylaşmayı seven, insanlara tavsiye vermekten ve yardımcı olmaktan kaçınmayan,
  • Fikirleriyle insanları etkileyebilen ve harekete geçirebilen,
  • İnternet, televizyon, radyo, gazeteve dergileri günübirlik takip ederek, uzmanlık alanına giren konularda bilgilerini sürekli güncel tutan,
  • Yeni bilgileri kendi eleştiri süzgeçlerinden geçirmeden kabul etmeyen, sorgulamayı seven,
  • Eleştirilerinin düzeyli ve yapıcı olmasına özen gösteren,
  • Beğendiği ya da beğenmediği bir konuyu, sözlü ya da yazılı olarak insanlarla paylaşmaktan çekinmeyen, MÜHİM FİKİRLİ kişilerdir.
Övünmek gibi olmasın burayı okuduktan sonra kendimden çok şey bularak hemen ben de kayıt oldum. Sistem şöyle işliyor:

1-Kayıt oluyorsunuz
2-Kendinizle ilgili bilgileri veriyorsunuz, ilgi alanlarınız, hoşlandığınız şeyler, kampanya e-postlarını almak istediğiniz konuları seçiyorsunuz.
3-Size e-posta göndermeye başlıyorlar. Korkmayın spamcı değiller:)
4-Gelen e-postalarda ilginizi çeken bir kampanya olursa "tamamen kendi isteğinizle" katılıyorsunuz.
5-Size seçtiğiniz kampanya ile ilgili bir kargo yolluyorlar. İçinde henüz piyasaya çıkmamış bir ürün ve bununla ilgili anlatırken kullanabileceğiniz ek destek materyalleri var. Ayrıca ürünle ilgili başkalarının bilmediği ufak hikayeler vs. de oluyormuş. 
6-Siz bu ürünü deniyorsunuz. Ve objektif olarak görüşlerinizi paylaşıyorsunuz. Sizden bekledikleri ürünün reklamını yapmanız değil. Ürünle ilgili samimi görüşünüzü insanlarla paylaşmanız. 
7-Sonra ürünü kimlerle paylaştığınızı, neler anlattığınızı, nasıl tepkiler aldığınızı gösteren bir rapor doldurup siteye yolluyorsunuz ve onlar da ürün sahibi firmayla paylaşıyorlar. Böyle firma kullanıcıların samimi yorumları sayesinde ürün üstünde değişiklik yapabiliyor veya kampanyalarını şekillendirebiliyor.
8-Bu arada doldurduğunuz anketler, yolladığınız raporların ayrıntı ve objektiflik seviyesine göre size puan veriyorlar ve biriken puanlarınızla sitenin ödül sisteminden hediyeler seçebiliyorsunuz.

BÖYLE bir de blogları var, çok aktif değiller ama ara sıra bişeyler karalamışlar:)

Bence bu bir devrim. Hem de çift taraflı bir devrim. Neden diyecek olursanız firmalar açısından kullanıcı yorumuna bu kadar önem verilmesi açısından, kullanıcılar açısından da sıradan insanların milyon dolarlık firmaların pazarlama kampanyalarında bu kadar etkin rol alabilmesi açısından...Düşünün ki bir leke çıkarıcı gönderdiler ve denediniz, vaat ettikleri sonuçları alamadınız. Bunu samimi olarak paylaştınız ve firma ürünü piyasaya sunmadan formülü geliştirme kararı aldı...5 yıl önce söyleseler gülerdik herhalde...

Bakın bu olay o kadar ileri noktalara geliyor ki eğer objektif ve ayrıntılı raporlar vermeyi adet haline getirirseniz zaman içerisinde iş teklifi almanız bile mümkün...Ayrıca bakın Prensesin Uykusu filmine davet edilen FikriMühim'lerle ilgili BURADA ne yazıyor:
"Fikrimühim ekibini, -yine bir ilki gerçekleştirerek- filmin galasına eleştirmenler ve alışıldık simalardan evvel, biz fikrimühimleri davet etmelerinden ötürü kutlarım. Orijinal bir fikir."

Sanırım sistemi ve artık ne kadar önem verildiğini anladınız...Benim niye FikriMühim olduğuma gelecek olursak tabi ki siteden punalarımla alacağım bedava traş makinesinin derdinde değilim, benim gözüm daha yükseklerde ;) Daha dün gece kaydoldum, ondan daha hiçbir kampanyalarına katılmadım ama sistem oldukça adil ve başarılı görünüyor, hadi rastgele....

12 Kasım 2010 Cuma

Turqs Hoodie

Hepinize tekrar merhaba!
Durun siz söylemeden ben hemen açıklayayım, başlığa "Hoodie" yazmaktan ben de memnun değilim. Ama diğer türlü başlık "Turqs Kapşonlu Uzun Kollu Tişört" gibi "Çok oturgaçlı götürgeç" tarzında birşey olacaktı, ondan kısa tutmak adına "Hoodie" yazdım geçtim..

Ürünü tanıtmaya başlamadan önce hemen Turqs markasına değinmek istiyorum. Turqs projesi İzmir'li iki girişimci olan Enis Şengül ve Gökhan Peksarı'nın Kültür Bakanlığı'nın bir projesinde yer almasıyla başlıyor. Milli mirasımızı tekrar hatırlamamızı sağlayacak desenlerle ürünlerine hayat veriyorlar. Kurdukları KÖK-N Tasarım şirketi bir çok markayı içeriyor. Bütün marklarının Markafoni'de satışı olduğundan zaten BURAYA bakınca göreceğiniz markalar oldukça tanıdık gelecek. :)


Ürünümüze gelecek olursak:) Ben daha önce Turqs'un markafoni'deki kampanyalarından bir tane "Çift Semazen" bir tane de "Efe" Tişörtü almıştım. Genel olarak onlardan memnundum. Kışın yaklaşmasıyla beraber son kampanyalarından önceden beri çok hoşuma giden Hezarfen Ahmet Çelebi modelini almaya karar verdim. Siparişimi verdim, ürün yine her zamanki gibi şık bir kutuda geldi. 


Ürün 1632'de Hezarfen Ahmet Çelebi'nin lodoslu bir günde Galata Kulesi'nden Üsküdar Doğancılar'a olan uçuşunu* simgeleyen oldukça şık ve olanları kapattıktan sonra hala bir uçak fabrikası olmayan ülkemiz için de taa 400 yıl önce atalarımızın neler düşündüğünü/yapabildiğini göstermesi açısından şık olduğu kadar da  manidar bir tasarıma sahip. Burada bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Çanta'da olan baskıda Galata ve Hezarfen aynı desende yer alırken kıyafetlere gelince iki desen ayrı ayrı kullanılmış. Keşke Galata tam değilse bile şuan olduğundan biraz daha fazla görünüyor olsaydı.


Kumaşı oldukça kaliteli, hatta itiraf edeyim gelmesini beklediğimden daha kaliteli. Tişörtleri hep Large alıyordum ama malum "köfteler" problemlerimden dolayı kenarları yapışıyor diye bu sefer XLarge seçim yaptım. Genel olarak Turqs markasının ürünleri dar kesime benziyor, ondan seçim yaparken iyice rahat olsun diyorsanız normalde kullandığınızın bir üst bedenini de seçebilirsiniz.. Kapşon yüksek boğazlı ve içten de kapatılmış böylece hem şık hem de kumaşın iç kısımlarındaki tüylerden koruyan bir tasarımı olmuş.


İlk fotoğraftan da görebileceğiniz üzere ürünün lastikli kısımları oldukça geniş tutulmuş ve bence güzel görünüyor. Ayrıca iki yanında elastik şeritler kullanılmış. Bu hem alışılmışın ötesinde bir tasarım, hem de benim gibi köfteleri olanlara normalin ötesinde bir rahatlık sağlıyor:) Ürünümüzün arka tarafı düz beyaz herhangi bir baskı bulunmuyor. Ben 15 ay tiört baskılarına kalıp üreten bir şirkete ortaklık yaptım. Ondan işin baskı kısmını yeterince bilen biri olarak baskının gerçekten güzel olduğunu söyleyebilirim. Tramları oldukça güzel açılmış ve bu tarz elastik kumaşlara baskı yapmak genelde zor olmasına rağmen baskı oldukça kaliteli. 


Şimdi iki tane öneri getirmek istiyorum. Bunlardan birincisi bu tarz ürünlerde alışık olduğumuz kanguru ceplerin olmayışıyla ilgili. Önündeki desen çok büyük olduğundan cep konmamış diyebilirsiniz. Ama üstteki örnek gibi dikili mala baskı yapmak da mümkün. Ama iki ürünün kumaşlarını karşılaştırdığımda üstteki Nike Celtic'in kumaşı daha ince ve daha az esnek, bu yüzden ona basmak daha kolay. Turqs'un kullandığı kumaş oldukça pofuduk ve elastik, bu yüzden cep dikiliyken baskı denenmiş ve sonuç beğenilmemiş de olabilir.


İkincisi de nakış ile ilgili. Ben tarz olarak nakışla baskının iç içe olduğu ürünlerden hoşlanıyorum. Bu kadar güzel bir üründe de kol ağzı, sırttaki etiket dikişinin ortası veya en azından şuan baskının sağ altında kalan Turqs logosu şık bir nakışla ortaya çıkarılabilirdi diye düşünüyorum. Üstteki örnekte ne kadar hoş olduğunu görebilirsiniz. Ürün beyaz olduğundan çok net ve güzel görünürdü diye düşünüyorum.

SONUÇ OLARAK:

Turqs markası "Mirasın Üzerine Sinsin-Let Heritage Surrond You" sloganıyla çıktığı yolda emin ve başarılı adınlarla ilermeye devam ediyor. Değişik markalar altında taklitlerini yaptıklarını görüyorum. Her şeyin taklidi aslını yüceltir. Baskı sektöründe olduğum dönemde o kadar anlamsız, o kadar saçma desenler, hiçbir mantık içermeyen İngilizce kelimelerden oluşan cümleler gördüm ki, şimdi Turqs'un oturtmaya çalıştığı mantığı heyecanla takip ediyorum. Ürünün normal satış fiyatı 99 lira. Ama ben özel alışveriş kulubü Markafoni sayesinde 49 liraya aldım. Şuan Nike Hoodie'lerin 109 Lira'dan başlayan fiyatlarla satıldığını düşünürseniz, kalite olarak onlardan hiçbir eksiği olmayan bu "yerli" markanın ürününü de mevsim sonu olmamasına rağmen mevsim sonu fiyatından aldığımı görebilirsiniz. Markafoni davetiye ile üye alan bir kulüp olduğundan siz de bu seçkin kulübe katılmak istiyorsanız sayfanın yanındaki veya altındaki linke tıklayarak hemen davetiyenizi alabilirsiniz. Gerek baskı kalitesi gerek misyonu açısından bu tip markaları desteklememiz gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden de ister http://www.turqs.com/ üzerinden direk alışveriş yapın, ister markafoni'de kampanya açmalarını bekleyin ama ne olursa olsun bu tip girişimlere destek verin.

Markafoni yetkilerine de ufak bir not düşmek istiyorum. Acilen Yurtiçi Kargo'dan başka bir firmayla daha anlaşma imzalayıp, iki şirket arasından seçimi müşteriye bırakmaları gerekiyor. Bendeistiyorum.com'a 3 liraya kargo fırsatı sunan UPS olabilir mesela. Çünkü 3 siparşim de kargoya verildikten sonra oldukça geç elime ulaştı. Yurtiçi Kargo  Güzelyalı Şubesi insana saç baş yolduruyor.

*Hezarfen Ahmet Çelebi için:

10 Kasım 2010 Çarşamba

Harflerle Dünya :)

Az önce FriendFeed'de bir başlık dikkatimi çekti, baktım bir tasarımcımız harflerle Türkiye haritası yapmış. Çok hoşuma gitti, gerçekten zekice buldum. Sonra tasarımcının kendi sitesine gidince aslında tasarımcımızın IF Communication Design Ödülü alan Dirk Schachter'in typomaps.net adresinde yayınladığı eserinden esinlendiğini gördüm. Zaten tasarımcı Emrah Bey bunu açıkca belirtmiş. Ödül alan konsept şöyle efendim:)


Çok basit, çok sade, çok zekice. Gerçekten ödüllük bir çalışma. Ben hep basit olduğu halde güzel olan şeylerden etkilenmişimdir. Burada da tam olarak bu var. Sonuçta çok değişik, karmaşık tasarım teknikleri var. Kurcalarsanız çok daha iyi tasarımlar çıkacaktır. Ama bence marifet bu kadar sade olarak bu kadar etkileyici olabilmekte..Harflerin yerleştirmesi bilgisayar programı vasıtasıyla değil elle yapılmış.
BURADAN 49€ karşılığında kargo dahil 100*70 ebatlarında çift yönlü bir ürüne sahip olabilirsiniz. Arka yüzü de aşağıdaki gibi:



İster ön ister arka yüzünü kullanın, bence iki hali de oldukça başarılı. Paypal ile ödeme kabul ediyorlar. Ama hala bir Paypal hesabınız yoksa sitedeki formu doldurarak gelecek e-posta'daki banka hesabı bilgilerine göre ödemenizi geçtikten sonra ürününüzü yolluyorlar. Sitede aynı zamanda cep telefonunuz veya bilgisayarınız için arka plan yapabileceğiniz, neredeyse bütün ekran çözünürlüklerine uygun bir "Arka Plan" galerisi de mevcut.


Bu da Emrah Cengiz'in üstteki eserden "esinlenerek" ortaya çıkardığı ve bize uyarladığı Harflerle İller çalışması. Bu da oldukça güzel, ama bu çalışmanın diğeri gibi poster şeklinde satışı bulunmamakta. Emrah Cengiz'in sitesine BURADAN ulaşabilirsiniz.

8 Kasım 2010 Pazartesi

CVS Kazak Tüyü Alma Makinesi

Kazak tüyü...Pamukçuk... O güzelim kazakları rezil eden, sanki 10 yıllıkmış gibi gösteren lanet ufaklıklar! Gerçekten ne kadar sevmediğimi anlamışsınızdır :) Geçen gün gelen e-postayla gözlerim açıldı! Bir de baktım ki bendeistiyorum.com Kazak Tüyü Alma Makinası satıyor:) Hem de 6.99 TL+3 TL kargo ile toplamda 10 liraya..

Pembe ve mordan başka renk seçeneğinin olmaması başta biraz "sakat" görünse de "Nasılolsa anneme vereceğim mor olsa ne yazar" mantığıyla hemen bir tane  sipariş verdim. Bu sitenin sevdiğim tarafı günlerce süren "Paketiniz hazırlanıyor!" olayı yok. Siparişten 1 gün sonra kargoya verdiler. Her zamanki gibi UPS'ten "Yarın dağıtıma geleceğiz" e-postam da geldi. Sanırım bizimkilerin UPS'ten öğrenecekleri çok şey var. Hele de Yurtiçi Kargo Güzelyalı Şubesinin!


Gelen parça her açıdan bir duş başlığına benziyor. Üzerinde değişik kalınlıklardaki tüyleri alabilmeniz için "L-M-H" ayarı olan 3 kademeli başlık var. Bunu daha çok halı vb. ürünlerde kullanabilirsiniz çünkü biz başlık takılıyken kazaktan hiç tüy almadığını farkettik. Makinanın genel kalite hissi düşük. Sonuçta 7 liralık mal olduğunu elinize aldığınız ilk andan itibaren farkediyorsunuz. Sistem oldukça basit, aynen bir traş veya epilasyon makinesi gibi çalışıyor. 2 adet orta boy "C Size" pil ile çalışıyor. Ürün tanıtımında açıkca belirtildiği üzere kutudan pil çıkmıyor.


Dediğim gibi başlığı çıkarına kadar performans alamayınca "Ulen kazıklandık heralde" hissi içime yerleşmişti ki çıkardıktan sonra ne görelim? Bizim 7 liralık alet 70 liralık kazakları canavar gibi ilk günlerine döndürdü! Gerçekten haznesine dolan tüy miktarını görünce şaşırdım. Kazağı masaya veya herhangi bir sert zemine yatırdık ve sürekli hareket ettirerek üstünü traşladık. Kullanma Kılauzunda aynı bölgede sabit tutarsanız kullandığınız ürüne zarar verebileceği yazıyor zaten. Plastik kısımları oldukça "dandik" hissi verse de metal kısımları güzel kayıyor:)


İşte 3 kazaktan çıkan tüy miktarı! İnanın ben şaşırdım. Zamanında Kiğılı'dan bir kazak almıştım. Bir gün gezerken mağazada üstümde gören görevli "kazağınız tüylenmiş, uygun bir vaktinizde getirin onu temizletelim" demişti. O zaman bana çok uçuk görünmüştü. Hem teknik olarak, hem de hiçbir şikayetim olmadan, sadece kendi mağazalarında kendi kazaklarıyla gezen birine gösterdikleri özen açısından...Şimdi anlıyorum ki işin uçuk olan kısmı özenleriymiş, teknik kısmı oldukça basitmiş:)


Daha yakından bakmak isteyenler için üstteki fotoğrafı da ekleyeyim:) Gerçekten ürünü kullandığımız kazaklar yeni alınmış gibi oldu. Bu kadar düşük maliyetle bu kadar büyük fayda sağlayabileceğiniz ürün sayısı çok kısıtlıdır ondan bir sonraki satış zamanında kaçırmayın derim.


Kazağın tek yüzünü temizlerken haznesi tamamen doluyor. Ondan her yüzünde hazneyi boşaltarak daha hızlı ve verimli çalışmasını sağlayabilirsiniz. Hazne çok basit olarak çıkıp geri takılabiliyor.

SONUÇ OLARAK:

Açıkcası kutudan çıkarıp elime ilk aldığımda "Amma dandik görünyor haaa!" demeden edememiştim. İlk kullanımda hiç tüy almadığını da görünce bu görüşüm resmen zirve yapmıştı. Ama sonra ekstra olan başlığı çıkarınca tam anlamıyla görüşlerim 180 derece değişti! Gerçekten işini çok güzel yapan çok ucuz bir ürün. Deneme yaptığımız 3 kazak da aynen mağazadan alındıkları ilk güne döndüler. Benim gibi bu tüylenme mevzuuna şiddetle kıl olanlardansanız tam size göre!:) Dediğim gibi elinize alınca çok bir "kalite" hissi vermiyor ama işini oldukça "kalite"li yapıyor. Böylece benden Kalite konusunda 5, İşini Yapma konusunda ise 10 tam puanı kapıyor ;)

5 Kasım 2010 Cuma

Terörist Demlik

Hepinize tekrar merhaba:)
Sadece kendi kullandığım ürünleri tanıtmak zor ilerleyen bir iş oldu benim için, çünkü tanıtabileceğiniz şeyler genellikle zaman içinde azalıyor.
Bundan sonra sizinle sağda solda görüp beğendiğim şeyleri de kullanmadığım için mümkün olduğunca negatif veya pozitif yorum yapmadan paylaşacağım:)

İşte başlıyoruz. Bizim için çay gün içinde çok tükettiğimiz bir içecek ve bu da az bulunan bir demlik:)



 Bu çaydanlığı çok beğendim. Facebook'ta uzun süre profil resmi yaptığım fotoğrafıma çok benziyor:) Bakın bakalım siz de benzetecek misiniz:)


Özelliklerine baktığınızda porselen ve 1,5 litre olmasının dışında ekstra bir özellik görünmüyor. Gerçi sonuçta o bir çaydanlık olduğundan çok da birşey beklemesek da olur :)


Bu ürünü ben BURADA gördüm. Fiyatı 71 lira. Evinizi renklendirmek, gelen konuklarınızı şaşırtmak, ilk defa gelen misafirlerinizle sıcak bir muhabbete başlamak için kullanabilirsiniz.